Yazarlarımızdan Şebnem Yılmaz son yıllarda çok revaçta olan ve bir çok kişinin kafasının karışmasına neden olan Organik mi? Doğal mı? sorularına yanıt verdi. Yılmaz, Organik ve Doğal arasındaki fark hakkında da konuştu….
Organik hakkında yazılarıma başlamadan önce değinmek istediğim önemli bir konu var. “Organik mi, Doğal mı?” sorusu zihinlerde adeta cirit atıyor. Bana sık sık “Dükkanınızdaki ürünler doğal mı?” diye soruluyor. İşte cevabı; elbette doğal yani organik üstelik “sertifikalı organik.” Doğalın da çok ötesinde toprağın, doğanın hediyesi, en kıymetli ürünler…
Organik üretim, bir ürünün tohumundan yetiştiği toprağa, sulama kaynağından, bulunduğu coğrafi koşulların doğru şartlarda olmasına kadar ince ince kanuna kurala dayalı üretim yapılan sistemdir. GDO’suz tohumlarla, hormonsuz, ilaçsız üretim olmazsa olmazımız oldu. Bizler gittikçe algılarımızı, marketlerde, manavlarda bir boy duran, cansız, plastik çocuk oyuncaklarına benzeyen muz, elma, domates, sebze görüntülerine kurban verdik. Gözlerimiz aynı tornadan çıkma adeta fabrikasyon ürünleri arar oldu. Sebzelerin meyvelerin gerçekte hangi mevsimde yetiştiğini unuttuk. Ne acı…
Bu algı ne zaman bu kadar bozuldu, bilgiler kirlendi ve kafalar karıştı ve ipin ucu ne zaman kaçtı bilemiyorum.
Organik ve Doğalın Farkı
Tıpkı mektepli ve alaylı olmak gibi önemli konu şu benim için; yıllardır öncelikle tüketici olarak sonra da bu sektöre yatırım yapmış ve iş kurmuş girişimci bir kadın olarak, şu konuda hem fikir olalım rica edeceğim! Organik sektörü, gıdada aldatmaca ve kirliliğe karşı savaşan ve tüketicilerin, sağlıklı, denetimli doğru gıdaya ulaşması için çaba, emek ve hatta varığını yoğunu harcayan sistemdir. Bunun farkına varalım lütfen! Yani aynı gemideyiz, aynı saftayız!
Hemen burada çok ironik bir anımı paylaşmak istiyorum sizlerle. Büyük alışveriş merkezlerinden birinde organik bir festival düzenlendi davet edildik ve yaklaşık 12 stanttan biri olarak biz de katıldık. Bizden başka sadece bir firma organik sertifikalı ürünler satıyordu ama olsun biz sonuna kadar görevimizin başındayız elbette. Bir kadıncağız elindeki torbaları taşıyarak bizim standa yaklaştı ve direk organik hakkında ne kadar güvensiz olduğuna dair ne biriktirdiyse söylenmeye başladı. Ben de kendisine; “Hanımefendi elinizde aldığınız torbalardaki ürünlerin sertifikaları var mı, sordunuz mu? Doğal diye aldığınız ürünlerin içinde pestisitler olmadığına dair bana bir belge gösterebiliyor musunuz? Bunları söylemek için en yanlış yerdesiniz çünkü biz bunlara karşı kurulmuş yapılarız” dedim. Kadıncağız şaşkın bir ifade ile yüzüme bakakaldı ve aslında o anda aydığını fark ettim. Ayaküstü 10 dakikada hızlandırılmış “Nasıl bilinçli bir tüketici?” olmalı hakkında kendisi ile bilgi paylaştıktan sonra, son derece mutlu ancak elindeki torbalardan oldukça memnuniyetsizce ve sessizce ayrıldı standımızdan.
Doğal üretim yapan çiftçiler, köylüler, üreticiler herhangi bir denetleme, kontrol sistemine tabii değillerdir. Bu yaşa gelene kadar “Doğal üretim”, “Köy üretimi”, “Özel Çiftlik Üretimi” kisvesi altında kendi bahçesindeki elmayı kendi yiyecek diye ilaçlamayan ama satacağı ürünleri ilaçlayıp parlatıp piyasaya veren kurnaz insanlar da tanıdım. Kendi bahçesini bizzat “zehir” ile ilaçladığını bilemeyecek kadar saf insanlar da tanıdım ve ne yazık ki pek çoğunun sağlık problemi var. Her iki durumda kalbimi acıtıyor.
Organik tarım üreticileri, üretim ve kontrol sürecinde ne kadar büyüklükteki alanlarda, hangi ürünleri ekeceği ve alacağı hasadın miktarına kadar bildirmek zorunda. Dolayısı ile ürünü bittiğinde başka tarladan bir ürün sokma şansı yok. Genetiği değiştirilmiş tohumlar kullanılmaz; en önemlisi böcekleri, tırtılları öldürecekler diye meyvenin bitkinin özüne, çekirdeğine sapına kadar işleyen tarım ilaçları asla kullanılmaz. Ne yediğinize ve tükettiğinize lütfen dikkat edin.
“Lütfen, kaybetmeden önce sağlığınıza sahip çıkın!”
Şebnem Yılmaz