Acıbadem Üniversitesi’nde Felsefeye Giriş ve İslam Felsefesi, Bahçeşehir Üniversitesi’nde ise İslam Felsefesi ve Din Felsefesi dersleri vermekte olan; ilahiyat, felsefe ve din-bilim ilişkisi alanlarında çalışmalarını sürdürmeye devam eden öğretim üyesi Dr. Emre Dorman ile okurlarımızın Ramazan ayı süresince istifade edeceğini düşündüğümüz özel bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajımızda din ve yemek ilişkisini, etkili bir mesaj olarak hayatımızın her alanında yer alan yemek kavramının Kuran’daki önemini, Ramazan ayı ve orucun kıymetini, Dr. Emre Dorman’ın yeni çıkan Ayetler ve Dualar ile Allah’ın Rahmeti kitabını konuştuk.
Dini konularda doğru bildiğimiz yanlışları fark ederek, aklımıza ve fıtratımıza uygun Kuran dinine dönmemize ve İslam’ı doğru tanımamıza vesile olan kıymetli hocalarımızdansınız. Şayet gelecekte Müslümanlar ve özellikle gençler daha bilinçli ve samimi dindar olacaksa, sizlerin vesilenizle olacak. Siz kıymetli hocamızın Kuran’la ilk tanışmasını, bu büyük farkındalığın oluşum evresini dinleyebilir miyiz? Nasıl bir ailede hayata başladınız?
Çoğu Müslüman aile gibi ortalama bir din bilgisi, anlayışı ve yaşantısına sahip bir ailede yetiştim. Özellikle annemin hem benim hem de ablam ve abimin dine bakışında olumlu etkileri olmuştur. Ancak ailemin geçmişte Kuran’a dayalı bir din anlayışı olduğunu söylemem pek mümkün değil. Bu süreç daha çok benim dini konulara daha yoğun bir biçimde ilgi duymam ve öğrendiklerimi ailem ile paylaşmam sonucu gerçekleşti. İlk zamanlar eleştirildiğim ve doğru bildiğimiz yanlışlardan bahsederken tepki gördüğüm oldu ama aile bireylerim son derece akıllı ve vicdan sahibi insanlar. Şu an birçok konuda aynı düşünüyoruz diyebilirim. Gerçekler ile yüzleşmek bazen sarsıcı olabiliyor ama başka hiçbir şey gerçekler kadar insanın kalbini ferahlatmıyor. Kuran’ı anlayarak okumaya başladığımda bize o zamana kadar din diye öğretilen birçok şeyin aslında dinin kendisi olmaktan çok kültürü olduğunu fark ettim. Kuran ayetleri çok başka bir boyuttan sesleniyordu insanlığa. Fıtratımızı harekete geçiriyordu adeta ve doğru ile yanlışı ayırt etmede tarifsiz bir ölçü oluşturuyordu bize. Kuran’ın manasıyla tanışıp buluşana kadar adımız Müslümanmış ama İslam’a dair çok az şeyin farkındaymışız. Kuran’ın manasıyla gerçek anlamda İslam ve Müslümanlık ile tanıştığımı söyleyebilirim.
Ramazan Ayı sizin için ne ifade ediyor? Oruç tuttuğunuz ilk Ramazan Ayı’nı, hissettiklerinizi hatırlıyor musunuz?
Ramazan Ayı her şeyden önce Kuran ayıdır. Kuran’ın, sevgili resulümüze vahyedilmeye başlandığı aydır. Oruçla hem maddi hem de manevi anlamda sıhhat, Kuran ile hayat bulma ayıdır. Birlik ve beraberlik duyguları ile manevi değerlerin yükselişe geçtiği bir aydır. Ramazan ayı çocukluğumdan beri bana huzur ve sakinliği hatırlatır. Özellikle annemin teşvikleri ile kardeşlerimle birlikte küçük yaşlarımızdan itibaren orucumuzu tutmuşuzdur. Birlikte sahur ve iftarlar yapmışızdır. Oruç tuttuğum ilk Ramazan’ı hatırlamıyorum doğrusu ama yetişkin orucu diyebileceğimiz tam gün orucu tutmaya başladığım dönemlerin orta okul yaşlarımda olduğunu söyleyebilirim. Ben Kuran ile tanıştığımdan ve Allah’ın ayetleri ile sırdaş olduğumdan beri, kendimi hep iyi ve güvende hissetmişimdir. Beni anlamlı ve değerli kılacak olan şeyin inanç olduğunu Kuran ayetleri sayesinde anlamış ve bilmişimdir.
Etkili bir mesaj olarak yemek, hayatımızın hemen her alanında yer alıyor. Kuran’da yemek kavramından bahseder misiniz?
Kuran ayetleri her anlamda ideal bir insan hedefler. Sorumluluk bilinci ve duyarlılık içinde yaşamasında, davranışında, konuşmasında, ses tonunda, yürüyüşünde, helal ve temiz yiyecekleri tercih etmesinde, israfın her türlüsünden kaçınmasında, nezaket, kalite ve zarafetinde. Kuran ayetlerinde şu şekilde dikkat çekilir bu gerçeğe: “Ey Ademoğulları! Allah’a sadakatinizi ispat için giriştiğiniz her eylemde ziynet ve zarafetinizi takının. Yiyin için ama israf etmeyin; çünkü O israf edenleri sevmez.” (Araf Suresi 31) Yemek içmek üzere yaratılmış tüm nimetler, Allah’ın eşsiz sanatının birer işaretleri olarak insana ikram edilmiş güzelliklerdir. Kuran’da: “De ki: Allah’ın kulları için yarattığı güzellikleri, temiz ve helal rızıkları kim yasak etmiştir? (Araf Suresi 32 )” denilmektedir. Yaratmış olduğu rızıklar bir yana her birinin ayrı bir lezzeti ve besin değeri olması da ayrı bir mucizedir adeta. Esasen tüm bu nimetler Rabbine olan sevgi ve saygısını en güzel biçimde yerine getirmesi için verilmiştir insana. Yine benzer bir ayette: “O halde, Allah’ın size sunduğu rızıkların helal ve temiz olanlarından yararlanın ve kendisine iman ettiğiniz Allah’a saygılı olun! ( Maide Suresi 88 )” denilmektedir Kuran’da. Her anlamda ölçü ve denge insanıdır Müslüman. Aşırılıklardan, gösterişten ve yapaylıktan uzak durmalıdır. Her işinde ve davranışında doğal olması gerektiği gibi yiyip içtiği şeylerde de doğal olandan yana olması gerekir.
Dinimizin bireysel ve toplumsal hayata olan etkisi, beslenme kültürünü nasıl etkiler? Allah, Müslümanların nasıl beslenmesini emreder?
Allah’ın insana verdiği en büyük maddi nimet hiç şüphesiz sağlıktır. Dolayısıyla, Allah’a ve nimetlerine saygı duyan her insan, Allah’ın beden emanetine sahip çıkmalıdır. İnsanın midesinden önce ruhunu ve gözünü doyurması gerekir. Garip bir dünyada yaşıyoruz! Kiminin yaşamı yemek bulamadığı için son buluyor, kimi de aşırı yemekten ya ölüyor ya da ölmekten beter hale geliyor. Daha önce de ifade ettiğim gibi her şeyde olduğu gibi yemek konusunda da ölçüyü ve dengeyi tutturmalıdır insan. Sağlıklı besinler tüketmek ve zararlı besinlerden uzak kalmak için güçlü bir iradeye sahip olmak gerekir. Ramazan’ın maddi anlamda bir fonksiyonu da bu olsa gerektir. Bizi yeme içme anlamında da disipline edebilmektir.
Ramazan ayıyla birlikte en çok orucu bozan haller konuşulacak. Siz bize, hakkıyla orucu nasıl tutmamız gerektiğinden bahseder misiniz? Nasıl bir oruç tutmalıyız ki o oruç, detokstan farklı bir hale gelsin ve ibadete dönüşsün?
Dini konularda ilk olarak şu soruyu sormalıydık belki de: “İnsanlığımızı ne bozar?” Bu tarz sorular, dini konularda sorulan sorular içinde öncelikli bir yere geldiği gün, bir şeyler olması gerektiği haline dönüyor demektir. Biz ibadetler için değiliz, ibadetler bizim içindir. Bizi gerçek anlamda erdemli, sorumluluk bilincine sahip, duyarlı ve doğru bir birey kılmak içindir. İbadetin anlam ve amacını anlamayan kişi, ibadetin şekilsel yönüne yaklaştığı oranda özünden uzaklaşır. Şayet yerine getirdiğimiz ibadetlere rağmen insanlığımızda eksilmeler oluyorsa ya bizde ya da ibadetten anladığımız şeyde bir sorun var demektir. Dolayısıyla acilen kendimizi ve din anlayışımızı gözden geçirmemiz gerekir. Ramazan’da oruçtan önce kendimizi tutmayı öğrenmemiz gerekir. Tuttuğumuz oruçların her anlamda bizi daha makul, hem ruhen hem de bedenen daha sağlıklı hale getirmesi gerekir. “Orucumu ne bozar?” demeden önce “İnsanlığımı ve Müslümanlığımı ne bozar? Önce onlardan kaçınmalıyım” dememiz gerekir. Sizin de bildiğiniz gibi oruç ibadeti aç ve susuz kalmaktan ibaret değildir. Orucu buna indirgemek de çok büyük haksızlık olur. Her Ramazan Ayı geldiğinde “Sakız çiğnemek, diş fırçalamak, yıkanmak, denize girmek, ağız çalkalarken küçük dile su değmesi ya da uyumak orucu bozar mı?” türünden soruları duymak alışkanlık haline geldi. Oysa şu türden sorular sormak çoğu kişinin aklına dahi gelmedi: “Yalan söylemek, haksızlık etmek, dedikodu yapmak, iftira atmak, kibirlenmek, öfkelenmek, israf etmek, kalp kırmak ya da nezaketsizlik yapmak orucu bozar mı?” Öyle ya oruç sürekli sorulan türden sıradan şeyler ile bozulabilen bir şeyse bu türden çirkin davranışlar ile hepten bozuluyor olması gerekir. Buna rağmen maalesef biz yemek ve içmekten uzak durarak orucumuzu tuttuk ama uzak durmamız gereken birçok şeyden uzak durmayarak kendimizi tutamadık. Orucumuz belki kabul oldu ama amacına uygun olmadı. Bu yüzden tuttuğumuz oruçlar bize farkındalık kazandırmadı. Bizi duyarlı ve sorumluluk sahibi bireyler kılmadı. Daha çok, aç ve susuz kalmak olarak bize geri döndü.
Geçtiğimiz yıl yayımlanan son kitabınız ‘İslam Ne Değildir?’ diğer kitaplarınız gibi çok sevildi. Yeni bir kitap projeniz var mı?
Evet, çok şükür çalışmalarımız okuyucularda güzel bir karşılık buluyor. İnternet sitemden ücretsiz olarak indirilebiliyor olmaları da kolay ulaşılmalarına katkı sağlıyor. Yeni kitabım Nisan ayının son haftası çıktı. Bu kitapta ayetler ve dualar ile Allah’ın rahmetini konu edindim. Kitabın ismi; Ayetler ve Dualar ile Allah’ın Rahmeti. Allah ile korkutulmuş ve maalesef ki bu yüzden dinden soğutulmuş insan sayısı azımsanmayacak kadar çok. Bu yanlış algıyı kırmak üzere yapılan çalışmalara katkı sağlamak için bu kitabı, Allah’ın rahmetinden, merhametinden, şefkatinden ve sevgisinden bahseden ayetlerden ve Allah’ın rahmet esmalarını içeren ayet ve dualardan oluşan bir çalışma olarak hazırladım.