R&B Müziğin Müslüman Prensesi: Yuna Zarai

 “Ben müziği her zaman sevdim, çocukluğumdan beri müzik zihnimdeydi, koşarken ayaklarımın ritminde gizliydi, oynarken şarkıları yaşıyordum.”

Malezyalı Müslüman şarkıcı olarak tanınan Yuna veya tam adıyla Yunalis Zarai,  2011 yılında çıkış yaptığı Decorate şarkısı ile uluslararası üne kavuştu. On dört yaşından beri müzikle uğraşan Yuna yaptığı işbirlikleri ve düetlerle, başörtüsüyle, müziğinin her bir albümde gösterdiği devinimle adından sıklıkla söz ettiriyor. Müzik kariyerine baktığımızda kendine ait bir alan açabilmenin, içindeki üretken dürtüleri müziğe dökebilmenin ve bir sanatçı olarak kendisini doğru kanallarla ifade edebilmenin ilham verici bir örneği Yuna. Müslüman bir kadının başörtüsüyle sahnelerde olmasının sebep olduğu tartışmalara taraf olmadan hayallerinin peşinde koşan ve “yapamazsın!” diyen sesleri kulak arkası eden bir kadın olarak Yuna’yla keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Henüz tanımayanlar için; R&B, Soul ve Indie müziği alanında dünya listelerinde yer aldığını, 14 yaşında kendi kendine gitar çalmayı öğrenmesiyle başlayan müzik kariyerinin aslında Myspace adlı web sitesine yüklediği şarkısının milyonlarca hit almasıyla gerçek anlamda başladığını, geçtiğimiz yıllarda Pharrell Williams, Usher, Florance+Machine ve DJ Premier gibi ünlü şarkıcı ve gruplarla aynı sahneyi paylaştığını, Rolling Stone’un Nocturnal albümünü en iyi 20 R&B albümü listesine aldığını belirtelim. Elbette Yuna’nın hayatında ve müziğinde daha fazlası var, 2019 yılında çıkarmayı planladığı albümünden evliliğine Yuna’yı daha yakından tanımak isterseniz okumaya devam edin…

 

Müzikle ilişkiniz nasıl başladı, Yuna Zarai nasıl Yuna oldu?

​Ben Malezya’nın Alor Setar adlı küçük bir şehrinde büyüdüm, adli danışman olarak çalışan babam ve kimya öğretmeni annem bize kendimizi ifade edebilmemiz için özgür bir ortam sundular hep. Ama şunu eklemek lazım, içinde büyüdüğüm çevre gayet muhafazakardı. Çocukluğum bir gün avukat olabilmek için derslerime çok çalışmakla geçti ama hobi olarak test kitaplarının ve ders çalışmalarının arasında YouTube’dan gitar çalmayı öğrendim. Çok fazla ders çalışırdım ama aynı zamanda aklımda hep şarkılarım vardı, bestelerim vardı. Abartılı bir ifade gibi gelebilir ama Lauryn Hill ve Feist benim için kahraman gibiydi, hem İngilizce hem Malay dilinde şarkılar yazarken bu iki isimden çok etkilenmiştim. 2009 yılında üniversiteden mezun olmama bir yıl kalmıştı, Malezya Şarkı Sözü yarışmasında ikinci oldum. Malezya Müslüman bir ülke olarak bilinse bile biraz Amerika’ya benzer, kadın şarkıcıların dış görünüşleri çok önemlidir, sahnede saçlarınızı savurmanız ve dans şovu yapmanız beklenir. Ben en çok bu algıyla savaştım, benim adıma müziğimin konuşması önemliydi. Başlarda fotoğraflarımı bile burnuma kadar kırpılmış olarak medyaya veriyordum, kendi adıma bir tür gizem havası yaratmak, bana bir kadın olarak kendimi nesneleştirmekten daha doğru gelmişti.  İlk sahne gösterime kadar insanlar gerçekten neye benzediğimi bilmiyorlardı, başörtülü olduğumu gören herkesin şok olduğunu çok iyi hatırlıyorum ama beni olduğum gibi kabullendiler. Müzik hayatımın gerçek bir kariyere dönüşüp uluslararası alanda bilinir olmamı kesinlikle menajerim Ben Willis’e borçluyum, hayallerimi takip edip Los Angeles’a taşınmam konusunda beni cesaretlendiren oydu. Sonrası gerçekten çok hızlı gelişti, Fader Label ile bir anlaşma imzaladık ve 2012’de global anlamda bir çıkış albümü yaptık, devamında Usher ve Pharrell Williams gibi isimlerle çalışma şansı yakaladım.

Artık Los Angeles’da yaşıyorsunuz, sizce Trump yönetimi Amerika’yı değiştirdi mi? İslamafobi hakkında ne düşünüyorsunuz?  

Trump yönetiminin ülkedeki Müslümanlara karşı olumsuz tutumu beslediğini ve haksız uygulamalara imza attığını düşünüyorum. Ama aslında kimliğimin ya da başörtümün tehdit altında olduğunu hissetmiyorum gündelik yaşamda. Başörtümü beni engelleyen bir bariyer gibi görmüyorum, eğer bir şeyin zorluk yaratacağına inanırsanız fazlaca rahatsız hissedersiniz, bu nedenle işimi yaparken olumsuz düşüncelerin beni etkilemesine izin vermiyorum.

Başörtümü bir bariyer gibi görmüyorum, eğer bir şeyin zorluk yaratacağına inanırsanız fazlaca rahatsız hissedersiniz, bu nedenle işimi yaparken olumsuz düşüncelerin beni etkilemesine izin vermiyorum.

  Kariyeriniz için attığınız en sağlam ve büyük adım neydi?

Ben müziği her zaman sevdim, çocukluğumdan beri müzik zihnimdeydi, koşarken ayaklarımın ritminde gizliydi, oynarken şarkıları yaşıyordum. Hep şarkıcı olmak isterdim ama bunun o kadar da kolay bir iş olmadığının bilincindeydim. İlk köşe taşı bence gerçekten şarkı yazabildiğimi anlamam oldu, bu keşif oyunu benim açımdan tamamen değiştirdi ve dedim ki tamam bu işi tam zamanlı olarak yapabilirim. Bundan sonra kendi şarkılarımı söyleyeceğim, cover yapmak zorunda değilim. Aslında benim kafamda müzikle ilgili algıyı değiştirdi bu farkındalık ve müzik bu şekilde benim için bir kariyer haline gelebildi.

 

Müziğinizin türünü nasıl tanımlıyorsunuz?

Kendi bestelerimi yapmaya başladığımdan beri aslında folk, jazz ve soul arasında dolaşıyorum. Son zamanlarda, özellikle şu anda hazırlamakta olduğum albümde R&B ve pop müziği bir arada kullanabildiğim soundlar üretmeye başladım. Farklı ses ve tınılarla deneyler yapmayı seviyorum ve sonuçta benim sesim hepsini birbirine bağlıyor. Sanırım buna lush pop deniyor.

 

Stilinizi nasıl tanımlıyorsunuz?

Ben dinini yaşamaya çalışan bir Müslüman olarak tanımlıyorum kendimi ve başörtüsü takıyorum, dolayısıyla muhafazakar giyim denen sektörü yakından takip ediyorum. İş modaya gelince eğlenmeyi ve deneyler yapmayı seviyorum. Kendimi vücudumla barışık bir kadın olarak görürüm ve kimliğimle de ilişki kurabildiğim sürece moda benim için bir eğlence alanı. Bence bu bütün kızlar ve kadınlar için öyle olmalı, kendin olmak en önemli şey. Trendler gelir ve geçer, sevdiğiniz parçayı bulun ve onun sizinle büyümesine izin verin.

 

Kendinizi beş kelime ile nasıl tanımlarsınız?

Dışa dönük, iyi odaklanan, sessiz, sabırlı ve düşünceli.

 

‘Crush’ şarkısında Usher’la ve ‘Used to Love You’ şarkısında Jhene Aiko ile muhteşem iki düet yaptınız. Düet yapmak mı solo söylemek mi?

Bu kadar büyük isimlerle çalışmak benim için profesyonel anlamda bir fırsattı tabii ki, bu tür düetler yeni projelerime taze bir soluk getiriyor, yani o şarkıları tek başıma söylediğimi düşünsenize… Şarkının ruhu seslerin birleşimiyle oluşuyor bence bazen.

 

Sizce müzik endüstrisi de tıpkı moda gibi farklı kimlikleri kapsayan bir devre mi giriyor?

Bence kesinlikle öyle. Biz artık sosyal medya devrinde yaşıyoruz dolayısıyla her şeye erişim imkanımız var. Bir Malay şarkısını mı merak ettiniz? Arama çubuğuna yazmanız yeterli. Bu çeşitlilik artık kaçınılmaz yani. Ben kendimi İngilizce konuşan dünyada İngilizce müziğimle kabul ettirdiğim için çok şanslı hissediyorum, bir yandan da beni olduğum gibi kabul eden sıkı bir fan ve takipçi kitlem var ve bunlar beni bu rekabetçi müzik dünyasında güçlü kılan şeyler.

 

Malezya düğünlerinde de sanırım birden fazla kıyafet giyiliyor ve renkler önem taşıyor. Nasıl seçtiniz kıyafetlerinizi?

Benim için düğünü planlamak bir yandan da altı farklı davette giyilecek kıyafeti de ayarlamayı içeriyordu. Evet, doğru duydunuz, altı! Neredeyse bir yıl boyunca albüm için kayıt yapmak ve kıyafet seçmek dışında pek bir şeye vakit bulamadım desem yeridir. Bizim düğünümüzde durum şuydu; kına gecesi, özel davet, Akad töreni, düğün, düğün öncesi resepsiyon ve erkek tarafının daveti olmak üzere altı farklı organizasyon yaptık. Kına gecem için Bollywood konseptini seçtim çünkü Hint kıyafetlerine, işlemelerine, dantellere bayılıyorum. Düğün için giydiğim kıyafetin kumaşını adet olduğu üzere nişanda eşim hediye etmişti, onu kullanmak beni çok mutlu etti. Dolayısıyla aslında bütün düğünün teması beyaz olmuş oldu. Evlenmek gerçekten keyifli ve yorucu bir süreç, LA ve Malezya arasında mekik dokuduk ve bir yandan da albüm için çalışmam gerekiyordu. Adam’la henüz yerleştik diyebilirim ve ben bu yeni hayatımı çok sevdim.

Röportaj: Emine Merve Şerbetçi

Ayşe Özgün

Moda ve alışveriş kategorilerinde trend stiller ve markalardaki indirimler, kampanyalar hakkında bilgiler sunar. Sağlık uzmanı olan editörümüz uzmanlaştığı alanlarda farkındalık yaratmayı hedefliyor. İletişim: ayse.ozgun@aysha.com.tr

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın