Eserlerinde geleneksel Türk motiflerini kullanarak yurt dışında da dikkatleri üzerine çeken Ressam Fatma Zeynep Çilek Çimen, sanat hayatında 3. kişisel sergisini 1 Kasım tarihinde Newyork Manhattan’da açmaya hazırlanıyor. Amerika’da gerçekleştireceği sergi öncesinde, Zeynep Fatma ile yeni sergisini ve sergiye hazırlık sürecini konuştuk.
Röportaj: Hümeyra Zorlu
Fotoğraf: Fatmanur Güldalı
Serginin ismi, diğer sergilerden farkı ve öne çıkan detayları nedir?
Genelde işlerimde Türk motiflerinin formlarını irdeleyerek çağdaş tekniklerle yeniden yorumlamaya çalışıyorum. Bu sergide de Türk motiflerini irdeledim. Sergide vav harfinin irdelenmişi formatları var. Çizgilerden oluşan bir organizmayla serbestçe oynayabilmek, motifin ve geometrinin gizlendiği bir yüzey oluşturuyorum. Bu sergide de Türk motiflerini irdeledim. Sergide vav harfinin irdelenmiş formatları var.
Vav harfini; anne karnındaki cenini, kadını, sevgiyi ve aşkı temsil etmesinden dolayı bu sergide de kullandım. Ayrıca Anadolu kilim motiflerinden esinlenerek yaptığım geometrik ilker var. Örneğin bir resimde bereket motifini işledim. Anadolu kilimlerinde sıkça rastladığımız bereket motifi birçok kültür de kullanılmış ve bereketli olmanın önemine vurgu yapılmıştır. Ölüm-dirim döngülü bereket sembolüdür. Newyork’ta sergilenecek bu resimler 2 yıl içerisinde yaptığım çalışmaların sonucunda çıkardığım işler.
Solo sergilerin işleyiş süreci nasıl oluyor?
Solo sergilerde genellikle galeri sahiplerinin daveti üzerine yapılan sergilerdir. Bir tema belirleyerek galeri sahibine sunum yapılması ile süreç başlar. Ben de Manhattan bölgesinde ve Kore’de var olan CJ. one Gallery’den davet aldım. Geçen sene anlaşarak süreci başlatmış olduk. Toplamda 8 iş sergilenecek. Ancak sanatçılar kendilerini sanat piyasasına tanıtmak ve göstermek için kendi bütçeleriyle de sergi açabiliyor. Bu seçenek birçok ülkede mevcut ve örneklerini görüyoruz.
New York’ta Sergilenecek Resimler 2 Yılın Eseri
Bir sergiye hazırlık süreci nasıl ilerliyor?
Galericiler, sergi açılışı teklifi öncesinde genellikle sanatçıların kendi ülke ve kültürlerine özgü işler görmek istiyor. Resimlerimde yorumladığım Anadolu kilim motifleri ve Türk motifleri kültürümüze özgü olduğundan dolayı galericilerin de dikkatini çekiyor. Motifleri değiştirmekteki amacım her iki kültürü de karşılaştırmak ve yeniden yorumlamak. Ben İstanbul gibi Doğu ve Batı kültürünün olduğu topraklarda büyüdüm. İki kültüründe salt kendilerinden yola çıkıp ayrı ayrı bakmak yerine yan yana bakıldığında karakteristik özellikleri çok daha net görülebiliyor.
Sanat sektöründe Ekim ve Mart aralığındaki dönem fuar ve sergilerin yoğunlukta olduğu dönemdir. Nisan ve Eylül aralığı üretim sürecidir. Ben solo sergi açılışından sonra bir süre kendimi dinlenmeye alırım. Bu dönemde kendimi rahatlatırım, seyahat ederim ve bu zaman zarfında zihnimde yeni pencereler açmak için zihnimi boşaltırım. Yeni işlerimde irdeleyeceğim konuları belirlemek için okumalar yaparım ve keşfe çıkarım. Konu seçiminde dikkat ettiğim nokta ise; Türk kültür ve geleneğini irdelemenin yanında zıt kültürlerin tarihte nasıl karşılaştıkları sorusunun cevabını ararım. İçinde yaşadığım kültürü yorumlarken, ona başka bir kültürün mesafesinden bakmak, kültürümüzü kendi bütünselliği içinde kavramamı kolaylaştırıyor.
Her sergide özellikle çalıştığınız renkler var mı?
Bu sergide çoğunlukla turkuaz ve mavi tonları hakim. Bir önceki sergimde Türkiye için zor bir süreç olan darbe girişiminden dolayı hiç renk kullanmamışım içimden gelmemiş. Bende bu durumu sonradan fark ettim. Ruh halim işlerime yansıyabiliyor. Her işimde yeşil ve turkuaz renklerini bir yerlerde kullandım. Bir anlamı ifade etmenin bambaşka bir tarzı da renktir. Türkiye için turkuaz rengi anlamlı bunu işlerimde çok fazla görebilirsiniz.
Psikolojinin sanata yansıması nedir?
Ben psikolojiyi kendimi ve insanları tanıma amaçlı okudum. Daha sonrasında sanat terapisi uzmanlığı için eğitim aldım. Psikolojinin bana olan etkisi; sanat başlı başına içsel bir durumun dışa vurulması. Benimde yaptığım resimlerde çocukluğum, yaşadıklarım ve etkilendiklerimden formlar var. Ancak ruh halimi resimlere aktarırken bilinçdışı bir şekilde ele geçiriyor, sonradan benim veya izleyicinin fark ettiği kendime dair birçok önemli detay var. Eğitim ömür boyu devam eden bir yolculuk benim için. Bütün bunların yanı sıra sanat yönetimi lisansı var hayatımda.
SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARINDA SANATÇILAR ETİKETLENMELİ
Ülkemizde resim sanatı edebiyat ve müziğin biraz gerisinde kalıyor dolayısıyla canlandırılması için neler yapılabilir?
Nitelikli tüketim sanat açısından çok önemli, dolayısıyla insanlar instagram resimlerinin arkasına değişik bir fon koymak için sergilere gelebiliyor. Burada önemli olan nokta kullanıcıların sanatçıyı etiketlememesi. İnsanlar bir kıyafet giydiğinde modacıyı etiketliyorlar ancak bir resmin önünde fotoğraf çektiğinde sanatçıyı etiketlememeleri yanlış bir durum. Çünkü sanatçılar tüm yıl çalışarak, emek vererek eserler ortaya koyuyor ve görsel bir şölen sunuyor. Sosyal medyada yayınlamak için sergilere katılım sağlanabilir, böylelikle sanat sosyal medya aracılığıyla popülerleşir. Dünyada da sanat önce popülerleşmiş, sonrasında ise bilinçli tüketim başladı, bu çok normal bir durum. Sosyal medyaya konulmasında olumsuz herhangi bir durum yok. Ancak belirli bir tüketim sürecinden sonra göz eğitilir ve bilinçli izleyici gelebilir.
Türkiye’nin kültür sanat politikası bu anlamada zayıf kalıyor. Devlet düzeyinde yapılan etkinliklere; sanatçılar, sinemacılar, şarkıcılar ve dizi oyuncuları davet ediliyor. Çağdaş sanatçılardan ve galericilerden ise kimse davet edilmiyor. Her birimin üstüne düşen görevi layıkıyla uygulaması durumunda daha iyi bir yöne doğru ilerlenebilir diye düşünüyorum. Bu durumu medya aracılığıyla ileterek kültürel mecralarda sanat profesyonellerine daha çok yer verilmesi verimliliği arttıracağına inanıyorum.
Sizde iz bırakan sanatçılar?
Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun motiflere merakı, Kuzgun Acar’ın meleği, Rana Begüm’ün minimalliği, Salvador Dali’nin karakteri, Picasso’nun ticari dehası, Matisse’in renkleri, Bridget Rilley’in optiği ve Tamara Lempicka’nın cesareti beni etkiler.
Resimlerinizdeki ortak nokta nedir?
Resimlerimdeki ortak nokta köklere bağlılık, irdelenmiş fikir ve formlar.
Siz art terapisi eğitimi aldınız. Art terapisinin resme olan etkisi nedir?
Art terapisi eğitimlerine psikoloji ve resim mezunları katılabiliyor. İlk defa Osmanlı döneminde, müzikle ruh sağlığı tedavi ediliyordu günümüzde darüşşifa da bununla ilgili detaylı bilgileri görebilirsiniz. Daha sonra İtalya otoriteye alarak resim ve diğer sanatları terapilere ekledi. Bu konuyla ilgili olarak ben iki yıl nöroloji ve psikiyatri hastanesinde çalıştım. Bu terapi yöntemi için öncelikle danışanların veya hastaların bu alanı tercih etmesi gerekiyor. Tercih sürecinin ardından danışan veya hastaya yönerge veriliyor ardından bir resim yapılması isteniyor. Bu yapılan resmi psikiyatrisiler yorumluyor ve bir terapistin on seansta aldığı bilgiden daha fazla veri alabiliyor. Ancak bu tedavi yöntemi hastanın doktoruyla birlikte ilerleyen bir süreçtir.
Sizi takip edenler stilinizi de örnek alıyor. Sanatçı olarak modaya olan ilginiz nasıl?
Sanat moda ilişkisi yeni bir durum değil. Aklıma 1920’li yıllarda Elsa Schiaparelli’nin Dali ile hazırladığı kıyafetler ve Yves Saint Laurent’in üzerinde Mondrian ve Picasso’nun işlevlerinin bulunduğu 60’lı yıllara damgasını vuran elbiseleri geliyor. Günümüzde bunu Jeff Koons ve Yayoi Kusama işbirlikleri ile Louis Vuitton, Julio Le Parc ile Hermes işbirliği gibi örnekleri var. Sanat her zaman modaya ilham kaynağı olmuştur ve sanatçının bütün hayatına yansımayan dolayı estetik kaygısı olması gerektiğini düşünüyorum.
Sanat en üst noktada düşünülürse moda sanatın bir alt basamağıdır dolayısıyla moda sanattan beslenir. Benim tarzım biraz ilgi çekiyor. Hatta arkadaşlarım etrafına beni örnek gösteriyorlarmış bu beni ancak gururlandırır. Örneğin inci küpem çok gündeme geldi, bu şekilde sanatımla gönderme yapmayı da seviyorum. Özellikle yurtdışında inci küpeli ressam diye yolumdan çevirip fotoğraf isteyenler var. Sanırım bir nevi public art performansı gibi düşünülüyor ve bu benim hoşuma gidiyor.