Hafif yiyeceklerle geçirilen sahur ve tüm gün yemek yemeden geçirilen saatler… Yılın en kıymetlisi, namazın, duanın en makbülü Ramazan ayının tadı ve gönlün huzur kapısı ‘oruç’ akşam ezanı ile iftar vaktine döner. Amacının ne diyet yapmak ne de aç kalmak olmadığı oruç; iftar sofrasındaki aile bütünlüğü ile birleştiğinde o sofraların ayrı bir huzuru ve bereketi olur.
Peki, iftar açarken nelere dikkat etmeliyiz?
- Bütün günün açlığı, düşen kan şekeri ile bir anda yemeğe başlamak hem tasvip edilen bir davranış değil hem de sağlık için son derece zararlı. Orucu su ile açmak sünnettir, aynı zamanda iştahınızı da bir nebze kapayacaktır.
- Sahurda olduğu gibi iftara da biraz kahvaltı ile başlamak midenin yükünü hafifletecektir. Hafif kahvaltı sonrası ilk açlığı dinen mideniz, bir tabak çorba ile yavaşça doymaya başlayacaktır.
- Yemekleri olabildiğince zeytinyağlı yapın. Böylece midenizi hafiletmiş, kilo almayı da engellemiş olursunuz.
- Beyaz ekmek yerine, yine tam buğday ya da tahıllı ekmek ilk tercihiniz olmalı. Ramazan’ın gözdesi pide ise az tüketilmesi gerekenlerden ama sofranızın da olmazsa olmazı.
- Taze fasulye, ıspanak, patlıcan, semiz otu, Brüksel lahanası, beyaz lahana, börülce, brokoli gibi az yağlı sebze yemekleri ile az miktarda yağsız balık veya tavuk ve kuru baklagil tercih edin.
- İftarın en lezzetlisi tatlıların ise kan şekerini hızlı çıkarıp, indiren şerbetli ve hamurlu tatlılar olmamasına dikkat edin. Sütlü tatlılar her zaman başımızın tacı olmalı. Tabii tatlıları yemekten en az 1-1,5 saat sonra tüketmeyi ise unutmamalıyız.
- İftarı hafif tamamladıktan sonra hemen uyumak vücudumuza yapılacak en yanlış davranışlardan biri olur. İftardan sonraki saatlerde bulunan Teravih namazı, cemaat ile birlikte kılınan en kıymetli gece namazıdır. Sevabı büyüktür, bedeni hareketlendirir, ruhu güzelleştirir.