Yüksek Fruktozlu Mısır Şurubu (HFCS) Nedir? Etkileri Nelerdir?

Çocukluk yıllarımızda yediğimiz bir minik çikolata ya da içtiğimiz küçük bir meyve suyu bize yeter, arkasından da iştahımız kapanır yemek yiyemezdik. Şimdilerde çocuklar, fazlaca çikolata yiyip, kutu kutu meyve suyu tüketiyor, ardından da oturup yemek yiyebiliyor.

Diyetisyen Sinem GENÇ

İnstagram: pidiyet

 

Peki, bu kadar yiyebilmenin, doymamanın nedeni nedir?

Etiketlerde yazan masum görünen mısır şurubu nedir?

Vücudumuza etkileri nelerdir?

Son yıllarda görülen nüfus yoğunluğunun artışı ile beslenme alışkanlıklarının değişmesi, rafine şeker tüketimini hızla arttırmaktadır. Rafine şeker; esasında şeker pancarı veya kamışından elde edilen, ismen mutfak şekeri dediğimiz sükrozdur. Sükroz, doğal hali ile sebze ve meyvelerde bulunan bir şekerdir. Şeker tüketimin hızlı artışına bağlı olarak yeni kaynaklara duyulan ihtiyaç artmış, ihtiyaçların bir sonucu olarak da mısırı şurubu ortaya çıkmıştır.

Günlük beslenmede alınan toplam enerjinin %45-65’i kadarının karbonhidrattan, bu oranın da %80’inin glukoz, %10’unun ise fruktozdan gelmesi beklenmektedir. Ancak, hazır gıdalar ve içeceklere ilave edilen fruktoz oranı ile bu durum tersine dönmektedir. Günümüzde günlük alınan fruktoz oranı normalin 10 katına çıkmış durumdadır.

HFCS*, genellikle hazır gıdaların çoğunda kullanılmaktadır. Bu yelpaze, ekmekten hazır içeceklere kadar geniş bir alanı kapsar. Kullanım sebebi ise en başta düşük maliyetli olmasıdır. Sonrasında; tatlılık oranının fazla olması, şekerli içeceklerde daha kolay çözünebilir olması, ürünün raf ömrünü uzatabilmesi ve ürünlerde istenilen dış görünüşü (canlı, parlak, albenili) sağlayarak, ürünleri tüketici tarafından daha tercih edilebilir hale getirmesidir. Tüm bu sebepler üreticiye ticari olarak fayda sağlamakta ve sıklıkla kullanımına neden olmaktadır.

Fruktozun vücuda alınımı sonrası gerçekleşen metabolik olaylar diğer şekerlerden farklıdır. Bu farklılığı glukoz üzerinden açıklamaya çalışırsak; vücuda alınan glukoz, sindirim işlemlerinden sonra insülin salgılanmasına yol açar. Bunun sonucunda ise, beynimize giden sinyaller ile tokluk duygusunu oluşturan leptin hormonu salgılanır. Böylece, birey doygunluğa ulaşarak yemeyi bırakır. Fruktozun sindiriminden sonra ise, insülin salgısı oluşmadığı için tokluk duyusu oluşmaz ve kişi yemeği bırakmak istemez. Böylece aşırı yeme hissi ortaya çıkar. Ayrıca; glukoz, enerjiye dönüşmek üzere hücre içine alınırken taşıyıcı bir proteine ihtiyaç duyar, ancak fruktozda böyle bir ihtiyaç söz konusu değildir. Dolayısıyla, fazla tüketilmesi sonucunda; karaciğer başta olmak üzere, doğrudan ve dolaylı olarak organlarda yağlanmalara neden olmaktadır.

Obezitenin artışı son yıllarda dramatik bir noktaya ulaşmıştır. Bu durum, yağ ve şeker oranı yüksek besinlerin sıklıkla tüketildiği batı tarzı diyet ile ilişkilendirilmektedir. HFCS tüketimi ile vücut ağırlığı ve buna bağlı olarak gelişen obezite hastalığı arasında doğru orantı vardır.

WHO*’nun yaptığı çalışmalarda obezite oranının 1980-2008 yılları arasında iki kat arttığı görülmüştür.

Bir başka araştırmaya göre ise, şekerli içeceklerin; 2-19 yaş grubundaki bireylerin günlük enerji alımının %8’ni, yetişkinlerin ise %7’sini oluşturduğu bildirilmiştir. Bu oran ortalama olarak 40 gram şekere eşdeğerdir.

Kanada’da yapılan bir araştırmada; 1985-2011 yılları arasında obezite görülme sıklığının 3 kat arttığı görülmüştür.

Alkolsüz şekerli içeceklerde daha yoğun bir tat oluşması için kullanılan HFCS, obeziteye davetiye çıkarmaktadır. Obezitenin ortaya çıkmasının; kardiyovasküler hastalıklar, tip 2 diyabet, karaciğer yağlanması ve kanser riskini tetiklediği yadsınamaz bir gerçektir.

HFCS içerikli besinlerin fazla tüketimi, vücudun savunma mekanizmasını olumsuz yönde etkilediğinden, metabolik bozukluklara sebebiyet vermekte ve bu olumsuz etkiler sonucunda; hücresel stres artmakta, kontrolsüz hücre büyümesi ortaya çıkmakta ve sonuç olarak hücrelerimizin beyni kabul edilen DNA’mız hasar görebilmektedir. Bu olayların tümü, kanser oluşum riskini arttırmaktadır.

Fruktozun bir meyve şekeri olarak doğal kaynaklardan, yani sebze ve meyvelerden alınmasına özen gösterilmelidir. Doğal fruktozun antioksidan etki gösterdiği ve savunma mekanizmamıza olumlu katkıları olduğu unutulmamalıdır.

 

Dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; fruktozlu mısır şurubu içeren besinlerden mümkün olduğunca uzak durulması gerektiğidir. Bu ürünlerin tüketiminin, günlük enerjinin en fazla %10’u, hatta yapılabiliyorsa %5’in altına çekilmesi sağlığımız açısından fayda sağlayacaktır.

Sağlıklı günler…

HFCS: High Fructose Corn Syrup, Yüksek fruktozlu mısır şurubu

WHO: World Health Organisation, Dünya Sağlık Örgütü

AM, M., & Meyers, A. M. (2017). High fructose corn syrup induces metabolic dysregulation and altered dopamine signaling in the absenceof obesity. Plos One, 10-37.

Arslan, S. Ş. (2016). Fruktoz Ve Sağlık. Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, 150-158.

Boyunağa, H., Badem, N., & Mortaş, T. (2018). Mısır Şurubunun Metabolizmada Oluşturduğu Anarşi ve Hastalılarla İlişkisi. Kırıkkale Üniversitesi Tıp Dergisi, 198-204.

Kuzma , J., & Cromer, G. H.-S. (2015). No difference in ad libitium energy intake in healty men and women consuming bevera ges sweetened with fructose ,glucose or high-fructose corn syrup arandomized trial. Am J Clin Nutr, 80-137.

Levy , A. M. (2015). Fructose:glucose ratios-a study of sugar self-administration and associated neural and physiological responses in the rat. Nutrients, 90-389.

İrem U.

Aysha Dergi Yazı İşleri Müdürü olan İrem Uluerciyes, moda, güzellik, stil, güncel konularda yazılar yazıp, alanında uzman isimlerle röportajlar gerçekleştirmektedir.

Henüz Yorum Yok

Bir Cevap bırakın

seo