Zühre Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Ekin ile gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajla Zühre markasının kuruluş hikayesini, yurtdışına açılış serüvenini ve markanın yeni projelerini konuştuk.
Zühre başarılı ve köklü geçmişe sahip bir marka. Markanın hikayesini bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Zühre, 2004 yılında İstanbul’da kuruldu. Ben ve ortağım Erhan Yazıcıoğlu yan yana tekstil sektöründe çalışmalarını sürdüren iki firmaydık. İki yakın dost olarak da deneyimlerimizi ve güçlerimizi birleştirerek Türkiye’nin muhafazakar modasına yön veren Zühre İstanbul’un temellerini attık.
Kendi markamız ve koleksiyonumuzla kadın pardösü, kap ve manto üretimine başlayarak, sektöre iddialı bir giriş yaptık. Pazara girişimizle birlikte hedef kitlemizin beğenisini kazanıp tercih edilen bir marka olmaya başladık.
2010 yılında şube sayımızı artırdık ve franchise kararı aldık. Ardından ürünlerimizi daha geniş bir pazarda, global arenada da tüketicilerle buluşturmak amacıyla 2010 yılında yurtdışına açıldık.
Zühre ‘Olduğu Gibi’ Görünmeyi Seven Her Kadını Hedefliyor
Kadın dış giyimine yeni bir anlayış getirdiğinizi düşünüyoruz. Bu yönde parlayan bir yıldız olmayı nasıl başardınız?
Muhafazakar moda denildiğinde akla ilk gelen ilk ürün başörtüsü olsa da, bizler “Olduğu Gibi” görünmeyi seven her kadının aynası olmayı hedefledik. Bu hedeften yola çıkarak Zühre İstanbul’un koleksiyonlarını ölçülü giyinmeyi tercih eden, moda ve stil anlayışından da ödün vermeyen şehirli kadının tarzına atfediyoruz. Koleksiyonlarımıza yansıttığımız bu perspektif, bizleri sektörün ve muhafazakar modanın yıldızı olma yolunda teşvik ediyor.
Öte yandan sizlerin de bildiği gibi; son yıllarda muhafazakar moda hem trend değiştiriyor, hem de yoğun ilgi görüyor. Fuarlar ve festivallerin yanı sıra; Dolce Gabbana, Balenciaga, Versace, Gucci gibi dünyaca ünlü birçok marka da muhafazakar giyim sektörünü yakından takip ederek, bu yönde özel koleksiyonlar tasarlıyor.
Bugün muhafazakar moda kavramının geldiği nokta memnuniyet verici. Biz de Zühre olarak sektörün tüm dünyada her yıl gelişerek büyümesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Genç girişimcilere ne tür tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Akıllı hamleler yapmalarını, pazarı doğru analiz etmelerini ve ekip arkadaşlarına vicdanlı davranıp, cesaretli olmalarını tavsiye ederim.
Yurt dışına açılma sürecinizden bahsedebilir misiniz? Nerelerde, kaç mağaza ile yer alıyorsunuz?
Bu gibi stratejik bir kararda; bölgenin, ülkenin ve şehirlerin demografik yapıları önem arz ediyor. Bu bağlamda nüfus yoğunluğunu ve pazarın sosyo-ekonomik durumunu araştırdıktan sonra, bölgedeki ve ülkedeki siyasi istikrar, gelir durumu, büyüme oranları ve gelecekte ülkeyi etkileyebilecek sosyo-ekonomik durumlar da dahil tüm detayların göz önünde bulundurulması gerekiyor. Pazardaki olası rakipler, giyim tercihleri ve ürün gamı, fiyat – beden aralığı gibi önemli ayrıntıların analizini yaparak, her ülkenin kendi dinamiklerine uygun aksiyon alınması gerektiğine inanıyoruz. Zühre olarak tüm bu araştırma ve analiz süreçlerinin ardından yurtdışı açılımımızı planlamaya başlıyoruz.
Endonezya, Suudi Arabistan, Suriye, Irak, İran, Ürdün, Lübnan, Filistin, Doğu Türkistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan, Almanya, Avusturya, Hollanda, Makedonya, Yunanistan, Cezayir, Fas, Mısır, Tunus, Libya, Kenya ve Amerika başta olmak üzere, toplamda 110 mağazamız bulunuyor.
Jakarta’da ilk kez düzenlenen Modest Fashion Week’e katıldınız. Geri dönüşler nasıldı? Bizimle deneyimlerinizi paylaşır mısınız?
Tüm dünyada muhafazakar giyim pazarını çok yakından takip ediyoruz. Bunun için Asya’nın kalbi Jakarta’da yer almak Endonezya ve diğer Asya ülkeleri özelindeki hedeflerimizde kilit bir öneme sahip. Fuarda 100’den fazla uluslararası alıcı ile buluşma imkanı yakaladık. Düzenlediğimiz açılış defilesiyle de koleksiyonlarımızı ziyaretçilerle buluşturduk.
Gerek düzenlediğimiz defile, gerekse fuarda sergilediğimiz diğer koleksiyonlarımız beklediğimizin çok üstünde bir ilgi gördü.
“Zühre Vitrinlerinde Oversize ve Rahat Kalıplar Ön Planda Olacak”
Sonbahar/Kış sezonunda Zühre vitrinlerinde neler göreceğiz?
Zühre vitrinlerinde bu sezon; haki tonları, lacivert, mavi tonları, acı bordo, taba, camel ve siyah gibi başlıca trend renkleri göreceksiniz. Genç kesime hitap eden oversize ve rahat kalıplar, giy-çık stilde günlük hayatta rahatça kullanılabilen modellerimiz de ön planda olacak.
Metropol ruhu ve stilinden ilham aldığımız parkalarımızla da yine genç kuşağa hitap edeceğiz. Özellikle kış aylarında sıcak tutan, elegan bir görünüm sunan kaşe kabanlar ve pardösülerimiz de vitrinleri süsleyecek.
Belirlediğiniz “Olduğum Gibi” mottosu ile Zühre kadınına nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz?
Zühre İstanbul’un modern ve şehirli ruhunu muhafazakar çizgilerle bütünleştirmek istedik. Her kadın ‘Olduğu Gibi’ görünebilmeyi ister. Sokakta, okulda, işte, evde, kısacası her yerde… Biz de Zühre olarak; her kadına kendini “olduğu gibi”, “istediği gibi” yansıtması yönünde sesleniyoruz.
Muhafazakar giyim sektörü giderek büyüyor. Bu pazardaki gelişmeleri siz nasıl yorumluyorsunuz? Zühre bu gelişmelerin içinde konum olarak sizce nerede bulunuyor?
Muhafazakar giyim sektörünün 2020 yılına kadar 220 Milyar Euro’luk bir büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Giderek büyüyen ve gelişen bu pazarda uzun vadeli planlar ve yatırımlar yapılabilir. Zühre olarak; biz de tüm ağırlığımızı tasarım ve üretim süreçlerimize vermiş durumdayız. Şu an için piyasa verilerini değerlendirebileceğimiz güncel bir kaynak yok. Ancak pardösü ve kap üretiminde Türkiye’de lider konumda olduğumuzu söyleyebilirim.
2019’un Başında 10 Yeni Franchise
Firmanızın geleceğe yönelik büyüme planları nelerdir?
2019’un ilk aylarında 10 franchise bayisini daha faaliyete geçirmeyi planlıyoruz. Öte yandan; Almanya, İran, Malezya, Hollanda, Özbekistan, Kazakistan, Cezayir gibi farklı coğrafyalara ulaşmayı hedefliyoruz.
2019 yılı, önceki yıllara göre şirketlerin daha dinamik ve stratejik olması gereken bir yıl. Şirketlerin mümkün olduğunca kendi öz kaynaklarıyla dönmesi ve bu kaynakları son derece dikkatli ve verimli kullanması gerekiyor.
İç piyasada talep eksikliği olması muhtemel bir durum. Bu daralmayı dış piyasalara açılmak için bir fırsat olarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyoruz.